03-SOLUN KIRMIZI ÇİZGİLERİ

Yaşasın 1 Mayıs, yaşasın dördüncü kuvvet

Söz konusu dördüncü kuvvet (il quarto stato) bir tablonun ismidir aslında. 1902 yılında Torino’da sergilenmiş İtalyan ressam Pellizza’nın sosyal ve siyasi içerikli tablosunun ismi. Sergilendiğinde hiçbir başarı elde edememiş fakat zamanla emekçilerin onurunun bir sembolü olarak işçi sendikaları arasında giderek beğeni toplamış. 1920’de Milano Belediyesi tarafından satın alınmış fakat sergilenmesi faşistler tarafından yasaklanmış. Dünya demokratik hareketlerinin başlıca imgelerinden biri haline gelen resim pek çok filme de esin kaynağı olmuş. 1960 ve 1970’lerde yeniden dikkat ve beğeni çekmiş eser köylülerin ve işçilerin şiddetsiz direnişini temsil etmesi nedeniyle zamanla sınıf mücadelesini ve emek hareketini temsil eden simgelerden biri haline gelmiş.

Dördüncü kuvvet, asiller, kilise ve burjuvazi sınıfından ayrı olarak işçi ve köylüleri tanımlamaktadır. Pellizza eserinde hem kitlelerin dayanışmasına hem de bireysel insaniliklerine değinmiş ve tablo tarihsel işçi sınıfı hareketini en iyi yansıtan eser olarak kabul görmüştür. Tabloda figürler, arka arkaya değil yüzlerini izleyiciye doğru, öne dönmüş yürümektedir. Gençler ve yaşlılar bir aradadır, kadın figürlere erkeklerle eşit muamele edilmektedir. Protestocular hakları için yürürken bir özgüven dalgası oluşturur.

Pek çok özelliği bulunan tablo özellikle sınıf mücadelesini ve emek hareketini temsil en iyi simge olması nedeniyle Sosyalist Enternasyonal’in gençlik örgütü olan IUSY (Uluslararası Sosyalist Gençlik Birliği) 2004 yılında tablonun aynısını kendi örgütünden gençlerle birlikte yeniden canlandırdı.

Tablodaki figürler yerine bu defa her biri kendi siyasi gerekçeleri nedeniyle IUSY tarafından sahiplenilmiş gruplar simgeleştirildi.

International Union Of Socialist Youth

 

Bu defa sınıf mücadelesi yerini ayrımcılığa uğramış gruplara bırakmış görünüyordu. Pek çok yerde ayrımcılığa uğrayan Afro Amerikanlar, eşcinseller, kadınlar, göçmenler, farklı etnik gruplar IUSY’nin ayrımcılıkla mücadele için sahiplendiği gruplar olarak tabloda yer aldı.

Bunlara artık yoksullar, işsizler, AIDS’liler, sol gruplar, anarşistler, engelliler, tanrıtanımazlar, farklı din ve mezhep grupları da ekleniyor. IUSY artık siyasi mücadelesinin önemli bir bölümünü ayrımcılıkla mücadele üzerine kurmuş durumda.

Bu siyasi yönelim orada da bir “eksen kayması” tartışmalarına yol açtı. Konu örgütün içindeki farklı gruplarca tartışıldı. Sonunda ayrımcılıkla mücadele çizgisinde bir siyasi tavır benimsendi.

1995 Genel seçimleri için hazırlanan CHP afişi

CHP’li Dördüncü Kuvvet

Yıl 1995.
CHP 27 Aralık 1995 genel seçimlerinin kampanyasının temel stratejisini İngiliz İşçi Partisi’nin konseptinden etkilenerek saptadı: “Dünyada Yeni Sol, Türkiye’de Yeni CHP”.

Kampanyayı Nesteren Davutoğlu yönetir. Kendisi o zaman Finansbank Genel Müdür Yardımcılığından reklamcılığa geçmiştir. Kampanyayı hazırlamak için çok zaman yoktur. Hemen Tony Blair ve Newt Gingrich’in kampanya modelleri incelenir. Afişte Deniz Baykal ile birlikte 13 parti yöneticisinin daha fotoğrafı kullanılır. Fotoğraf İstanbul’da bir otelin salonunda çekilir. Belirsiz bir fonun önünde grup kameraya doğru yürümektedir.

Sonradan Nesteren Davutoğlu bir özeleştiri yaparak “fotoğrafta hiç kadın olmadığını sonradan gördük” diyecektir.

IUSY’de olduğu gibi CHP’de de yeni sol kavramı seçim sürecinde “eksen kayması” tartışmalarına yol açmıştı. 2011’den geriye doğru baktığımızda her türlü tartışmaya rağmen seçim afişinin bize söylediği çok şey var.

Genel başkanlık yapmış 4 isim yanyana Aydın Güven Gürkan, Murat Karayalçın, Deniz Baykal ve Hikmet Çetin (sonradan genel başkan olacak Altan Öymen’i de sayarsak 5 genel başkan). Partinin çeşitli kanatları yanyana yürüyor. 1995’den sonra sanıyorum buna benzer bir tablo hiçbir zaman gerçekleşmedi. Hatta bugün bile…

Herkes Eşit, Herkes Özgür

Türkiye’ye bakarsak, CHP’den “Yeni CHP”ye geçişte kendisine yeni bir siyaset alanı yaratmaya çalışan Kılıçdaroğlu bir taraftan da slogan arıyor.

Belki de Kılıçdaroğlu’nun yapacağı şey; elektriksiz köyde çamaşır makinası dağıtılan köylüleri, dört torba kömüre muhtaç kalan yoksulları, üniversite mezunu işsizleri, adam yerine konulmayan engellileri, gayrımüslümleri, çalıştay çalıştay dolaştırılıp kandırılan alevileri, şiddet gören kadınları, üniversitede yumurtadan sebeplerle şiddete uğrayan öğrencileri, yerinden yurdundan edilip göçe zorlananları, Cumartesi annelerini, solcuları hatta Kürtleri arkasına alıp “herkes eşit, herkes özgür” sloganıyla bilcümle mağdurun önüne düşmektir.

Bunu yaparken kimsenin gündelik hayat mağduriyetini bir yokluk yarasına dönüştürmeden dertlere gerçekten deva, yaralara gerçekten merhem olmalıdır. Dördüncü kuvvet o zaman bizim de tablomuz olabilir.

1 comment on “Yaşasın 1 Mayıs, yaşasın dördüncü kuvvet

Bir Cevap Yazın

%d blogcu bunu beğendi: